Travmanın Beyindeki İzleri
Travma yaşandığında, beyin hayatta kalma moduna geçer. Bu süreçte amigdala tehlikeyi işlerken, hipokampus anıları depolamakla meşguldür. Ancak yoğun stres ve korku sırasında, anıların düzgün bir şekilde kaydedilmesi zorlaşır. Bu yüzden travmatik anılar ya çok canlı ve parçalı olur ya da tamamen bastırılabilir. Bu bastırma mekanizması, aslında beynin kendini koruma şeklidir.
Unutmak Değil, Dönüştürmek
Travmalar genellikle unutulmaz. Ancak bu, kişi hep aynı acıyı yaşayacak demek değildir. Travmalar zamanla, destek ve terapiyle yeniden anlamlandırılabilir. Kişi olayları farklı bir bakış açısıyla görmeye başladığında, duygusal yük azalır. Bu da “unutmak” yerine “etkisini yitirmesi” anlamına gelir. Travmayı tamamen silmek mümkün olmasa da, onunla sağlıklı şekilde yaşamayı öğrenmek mümkündür.
Bilinçdışı Bastırmalar
Bazı insanlar, yaşadığı travmayı hatırlamaz. Özellikle çocukluk çağındaki ağır travmalarda bu durum daha sık görülür. Beyin, olayları bastırarak kişiyi korumaya çalışır. Ancak bu bastırmalar, ilerleyen yıllarda fiziksel belirtiler, kabuslar, yoğun kaygı ya da depresyon gibi şekillerde geri dönebilir. Bu yüzden bastırmak bir çözüm değil, ertelemektir.
Terapi ile Travmayla Baş Etmek
Travmaları unutmak değil, duygusal etkisini azaltmak hedeflenmelidir. EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme), bilişsel davranışçı terapi ve psikodinamik terapi gibi yaklaşımlar, kişiye travmalarıyla baş etme gücü kazandırır. Anılar hâlâ oradadır ama kişiyi sarsmaz hale gelir.
Sonuç olarak, travmaları tamamen unutmak çoğu zaman mümkün değildir. Ancak bu anılarla barışmak, onları dönüştürmek ve hayatımıza yön vermelerini engellemek mümkündür. Travmatik yaşantıların sizi tanımlamasına izin vermek yerine, onları anlamak ve geride bırakmak için psikolojik destek almak oldukça değerlidir.